Siz de buruk mu uyanıyorsunuz 10 kasım sabahlarına? Nasıl burukluk olmasın takvimlerin en siyah yaprağında?
10 Kasım sabahları bir hüzün çöker üzerimize. Bizim hüznümüz hem tarihe hem de kalbimize adını altın harflerle yazdıran, gelmiş geçmiş en büyük liderin ayrılışından. Ama bu asla bir veda değildir. Gitmekle gitmiş olunmaz çünkü. Düşünceleri, fikirleri, anıları, ve yenilikleri hala bizimleyse o gitmek demek değildir artık. O ölümsüzleşmektir. O vatanıyla bütünleşmektir. Öyle bir lider olmalı ki düşmanı bile onu övsün. Öyle bir lider olmalı ki vatan için canını ortaya koysun. Ve öyle bir lider olmalı ki küllerinden yepyeni bir ülke meydana getirsin. İşte öyle bir lider doğdu bu topraklarda ve ebediyen bu topraklarda kaldı. 10 Kasım'da onu hatırlatır. Aslında ölmenin vatanı yaşatmak olduğunu. Hangi cümleyi kullansam, hangi kelimeyi kullansam düzgünce anlatamayacağım o özlemi, o hasreti. Her 10 Kasım sabahı biraz daha artan o duyguyu anlatamayacağım. Bizim için Mustafa Kemal demek sarı saçlı ve mavi gözlü lider demek, ay yıldızlı bayrak demek. O, sen demek ben demek. Bu vatan demek. Ama Mustafa Kemal demek asla bir veda demek değildir. Vedalar gelip geçici şeyler içindir. Bedenen aramızda olmayabilir ama ruhu bu memleketin her karışında ve sonsuza dek öyle kalacak.
Son olarak ulu öndere veda etmiyorum. Onu saygıyla anıyorum. Al bayrak bu topraklarda dalgalandıkça yeniliklerin, fikirlerin bize emanet.
Yazar : Samiye KOCAGÖZ