UYANIŞIN HABERCİSİ
Prof. Dr. Fuat SEZGİN kimdir ? Bitlis'te 24 Ekim 1924'te dünyaya gelen Fuat Sezgin, İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsünde alanında en tanınmış uzmanlardan Alman şarkiyatçı Helmut Ritter'in tavsiyesi üzerine İslam bilimlerine yöneldi ve 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı.
Kaynak : Anadolu Ajansı
POPULASYONLAR İÇERİSİNDEKİ
GENETİK
VARYASYONLARIN EVRİMSEL ÖNEMİ
Yazımıza başlamadan önce eşeyli üreyen canlılarda genlerin arasın da nasıl yeni kombinasyonlar olduğunu öğrenelim;
Krossing Over: Mayoz sırasında kromozomların birbirinden bağımsız olarak ayrılmasının bir sonucu olarak, iki ebeveynimizden kalıtım yoluyla aldığımız kromozomların çok fazla ve farklı kombinasyonlarda olmasına sebep olmaktadır.
Rastgele Döllenme: Döllenmenin rastgele olma özelliği, mayozdan gelen kalıtsal varyasyonlara katkı yapar. İnsanda her erkek ya da dişi gamet kromozomların bağımsız ayrılmasına uygun olarak gelişen yaklaşık 8.4 milyon olası kromozom kombinasyonundan birini temsil etmektedir. Döllenme sırasında erkek gamet ve dişi gametin birleşmesi, yaklaşık olarak 70 trilyon diploid kombinasyondan herhangi birine sahip bir zigot meydana getirecektir. Bir de bu olaya Krossing Over' ı eklersek ortaya gerçekten astronomik sayılar çıkar.
Eşeyli üreyen bir popülasyonlardaki canlılar arasında nasıl yeni kombinasyonların ortaya çıktığını öğrendik; şimdi popülasyondaki genetik varyasyonların evrimle ilişkisine bakalım. Darwin, bir popülasyonun değişik üyelerinin üreme başarısındaki farklılık nedeniyle popülasyonun evrimleştiğini kabul etti. Ortalama olarak bir ortama en fazla uyum sağlayan bireyler en fazla sayıda yavru verir ve bu sayede genlerini aktarır. Böylece doğal seçilim adını verdiğimiz olay çevreye diğerlerinden daha iyi uyum sağlamış türlerin birikmesiyle sonuçlanır. Çevre değiştiğinde popülasyonun üyelerinden bazıları bu koşullara etkin bir şekilde başarılı olabilirse, popülasyon varlığını sürdürebilir. Mutasyonlar farklı alellerin en önemli kaynaklarıdır. Daha sonra bu aleller mayoz sırasında karıştırılır ve eşleştirilir. Alellerin yeni ve farklı kombinasyonları öncekilerden daha iyi çalışabilir. Eşeyli üremenin genetik çeşitlilik oluşturma yeteneği bu sürecin evrimsel devamlılığı için en önemli açıklamalardan biridir.
Diğer taraftan, değişmeyen bir çevrede, eşeysiz üreme daha iyi sonuçlar doğurabilir. Çünkü eşeysiz üreme sabittir; Krossing Over olayı olmadığı için ortama uygun olan aleller değişmez ve böylece başarılı kombinasyonların devamlılığını garantiler. Ayrıca eşeysiz üreme organizmaya daha az maliyetlidir.
Görünürdeki dezavantajlara rağmen eşeysiz üreme şimdiye dek bildiğimiz hayvanlar arasında neredeyse evrensel olarak görülmektedir. Birkaç tür alışılmadık koşullar altında üreyebilmelerine karşın, sürekli eşeysiz üreyen hayvanlar oldukça nadirdir. Şimdiye dek tespit edilmiş en iyi örnek mikroskobik bir hayvan grubu olan bdelloid rotiferdir. 400 civarında tür içeren bu grup, çok çeşitli ortamlarda yaşam sürer. Bu hayvanlar akarsularda, göllerin taban kısımlarında, gölcüklerde, likenlerde, ağaç kabuklarında, çürüyen bitki kalıntıları arasında yaşarlar. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, bu hayvanların sadece eşeysiz çoğaldığını ilişkin inandırıcı kanıtlar sağlamıştır.
Bdelloid rotiferler ile yapılan çalışmalarda, biyologlar, bu organizmalarda genetik çeşitliliği arttıran başka mekanzimalar buldu. Örneğin, onlar, uzun süre kuruyabilen ortamlarda yaşarlar; bu sürede canlılıklarını geçici olarak durdururlar. Bu durumda bu hayvanların hücre zarının bazı yerleri çatlar ve bu çatlaklar, diğer rotiferlerden ve hatta başka türlerden gelen DNA' nın hücre içine girmesine izin verir. Kanıtlar, bu DNA' nın rotiferin genomuna katılabildiği ve genetik varyasyonun evrimsel avantaj olduğu ve genetik çeşitlilikte artışa neden olan olduğunu göstermektedir.
Bir bütün olarak ele alındığında, bu çalışmalar, genetik varyasyonun evrimsel avantaj olduğu ve genetik varyasyon yaratan farklı bir mekanizmanın bdelloid rotiferlerde ortaya çıkmış olduğu fikrini desteklemektedir.
YAZAR: Melih Ufuk UYAR
Rastgele Döllenme: Döllenmenin rastgele olma özelliği, mayozdan gelen kalıtsal varyasyonlara katkı yapar. İnsanda her erkek ya da dişi gamet kromozomların bağımsız ayrılmasına uygun olarak gelişen yaklaşık 8.4 milyon olası kromozom kombinasyonundan birini temsil etmektedir. Döllenme sırasında erkek gamet ve dişi gametin birleşmesi, yaklaşık olarak 70 trilyon diploid kombinasyondan herhangi birine sahip bir zigot meydana getirecektir. Bir de bu olaya Krossing Over' ı eklersek ortaya gerçekten astronomik sayılar çıkar.
Eşeyli üreyen bir popülasyonlardaki canlılar arasında nasıl yeni kombinasyonların ortaya çıktığını öğrendik; şimdi popülasyondaki genetik varyasyonların evrimle ilişkisine bakalım. Darwin, bir popülasyonun değişik üyelerinin üreme başarısındaki farklılık nedeniyle popülasyonun evrimleştiğini kabul etti. Ortalama olarak bir ortama en fazla uyum sağlayan bireyler en fazla sayıda yavru verir ve bu sayede genlerini aktarır. Böylece doğal seçilim adını verdiğimiz olay çevreye diğerlerinden daha iyi uyum sağlamış türlerin birikmesiyle sonuçlanır. Çevre değiştiğinde popülasyonun üyelerinden bazıları bu koşullara etkin bir şekilde başarılı olabilirse, popülasyon varlığını sürdürebilir. Mutasyonlar farklı alellerin en önemli kaynaklarıdır. Daha sonra bu aleller mayoz sırasında karıştırılır ve eşleştirilir. Alellerin yeni ve farklı kombinasyonları öncekilerden daha iyi çalışabilir. Eşeyli üremenin genetik çeşitlilik oluşturma yeteneği bu sürecin evrimsel devamlılığı için en önemli açıklamalardan biridir.
Diğer taraftan, değişmeyen bir çevrede, eşeysiz üreme daha iyi sonuçlar doğurabilir. Çünkü eşeysiz üreme sabittir; Krossing Over olayı olmadığı için ortama uygun olan aleller değişmez ve böylece başarılı kombinasyonların devamlılığını garantiler. Ayrıca eşeysiz üreme organizmaya daha az maliyetlidir.
Görünürdeki dezavantajlara rağmen eşeysiz üreme şimdiye dek bildiğimiz hayvanlar arasında neredeyse evrensel olarak görülmektedir. Birkaç tür alışılmadık koşullar altında üreyebilmelerine karşın, sürekli eşeysiz üreyen hayvanlar oldukça nadirdir. Şimdiye dek tespit edilmiş en iyi örnek mikroskobik bir hayvan grubu olan bdelloid rotiferdir. 400 civarında tür içeren bu grup, çok çeşitli ortamlarda yaşam sürer. Bu hayvanlar akarsularda, göllerin taban kısımlarında, gölcüklerde, likenlerde, ağaç kabuklarında, çürüyen bitki kalıntıları arasında yaşarlar. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, bu hayvanların sadece eşeysiz çoğaldığını ilişkin inandırıcı kanıtlar sağlamıştır.
Bdelloid rotiferler ile yapılan çalışmalarda, biyologlar, bu organizmalarda genetik çeşitliliği arttıran başka mekanzimalar buldu. Örneğin, onlar, uzun süre kuruyabilen ortamlarda yaşarlar; bu sürede canlılıklarını geçici olarak durdururlar. Bu durumda bu hayvanların hücre zarının bazı yerleri çatlar ve bu çatlaklar, diğer rotiferlerden ve hatta başka türlerden gelen DNA' nın hücre içine girmesine izin verir. Kanıtlar, bu DNA' nın rotiferin genomuna katılabildiği ve genetik varyasyonun evrimsel avantaj olduğu ve genetik çeşitlilikte artışa neden olan olduğunu göstermektedir.
Bir bütün olarak ele alındığında, bu çalışmalar, genetik varyasyonun evrimsel avantaj olduğu ve genetik varyasyon yaratan farklı bir mekanizmanın bdelloid rotiferlerde ortaya çıkmış olduğu fikrini desteklemektedir.
YAZAR: Melih Ufuk UYAR
NEDEN ESNERİZ ?
Yorgunluk, sıkılma ya da bir başkasını esnerken görmek esneme nedenleri arasında sayılıyor. Peki, esneme vücudumuzda nasıl bir işlev görüyor?
Esnemeyle ilgili ilk araştırmayı 2500 yıl önce Yunan doktor Hipokrat yapmış ve esnemenin özellikle ateşli bir hastalık sırasında vücuttaki kötü havayı temizlemeye yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Bu görüş 19. yüzyıla kadar hakimiyetini korudu.Bu yüzyılda artık bilim insanları esnemenin nefes almaya yardımcı olduğu, vücuttan karbondioksitin atılıp kana daha çok oksijen girmesini sağladığına inanıyordu. Birçok teori, esnemenin bulaşıcı olan özelliği üzerinde duruyordu. Provine,“Karşılarında biri esnediğinde insanların yüzde 50’sinin de esneyerek karşılık verdiğini” belirtiyor. “Öyle bulaşıcı ki birinin esnediğini görmek, duymak, hatta sadece bu konuda okumak bile esneme eylemini tetiklemeye yetiyor,” diyor. Esneyerek İletişim Kurmak Bu özelliğinden dolayı bazı uzmanlar esnemenin ilkel bir iletişim biçimi olup olmadığını merak etmeye başladı. Eğer öyle ise esneyerek ne anlatılmak isteniyordu?Genellikle yorgun olduğumuzda esnediğimiz için bazıları bu yolla herkesin biyolojik saatini aynı ayara getirme işlevi görüyor olabileceğini iddia etti. BernÜniversitesi’nden Christian Hess de bu fikirde: “Esnemenin bir sosyal grubun davranışlarını eş zamanlı kılma, örneğin herkesin aynı zamanda uyumasını sağlama gibi bir sinyal işlevi olabilir,” diyor.Fakat stresli olduğumuz zaman da esneriz. Atletler yarış öncesi, müzisyenler konser öncesi bol bol esner. Bu nedenle Provine da dahil olmak üzere birçok uzman esnemenin beyni canlandırıcı bir işlevi olduğuna, uyku çöktüğünde uyanıklığı, dikkat dağıldığında yeniden toplanmasını sağladığına inanıyor. Beyni Serinletmek Gallup’a göre esneme yoluyla aslında beynimizi aşırı ısınmaktan koruyoruz. Çenenin şiddetle açılması kanın kafatasında dolaşımını sağlayarak aşırı ısıyı dağıtıyor,esneme sırasında alınan derin nefesle sinüs boşluklarına dolan hava ise beyni serinletiyor .Gallup bu teoriyi sınamak için insanları farklı sıcaklıklarda esnerken inceledi. Normal koşullarda insanların yüzde 48’i esnemiş, fakat deneklerden kafalarına soğuk bir bez 2 bastırmaları istendiğinde bu oran yüzde 9’a düşmüştü. Daha etkili olan şey ise burundan solumaktı. Bu yolla beyin soğuyor, esneme isteği ortadan kalkıyordu.Vücut ısımız uykudan önce ve sonra biraz yükselir. Bu durum o anlarda neden esnediğimizin açıklaması olabilir. Beyni biraz serinletmek dikkatimizi daha fazla yoğunlaştırmamızı sağlayabilir. Sıkılıp dikkatimiz dağıldığında bu nedenle esniyorolabiliriz.
YAZAR: Bengü İrem KÜÇÜK
KAYNAKÇA:BBC NEWS